Trendyol Süper Lig 25. hafta mücadelesinde Fenerbahçe evinde Alanyaspor ile 2-2 berabere kaldı. Şampiyonluk yarışında en kritik düzlükte liderliği puan farkıyla kaybetti.

Fenerbahçe kupa mesaisinde yaptığı rotasyon sonrası ligde aynı 11 ile sahaya çıktı. Geçen hafta Çağlar’ın kadroya dahil olmasıyla saha içi yerleşimdeki değişimi şu şekilde gözlemlemiştik:

“Çağlar'ın sol stoper bölgesinde oynamasının aslında oyun içinde birden fazla farklılığı ortaya çıkartmasını konuşmak gerekiyor. Djiku; Fred ile beraber Fenerbahçe oyun kurulumunda anahtar bir göreve sahip. Özellikle sol tarafta görmeye alıştığımız Djiku, Ferdi, Tadic ve orta sahanın sola kıvrılan oyun merkeziyle organik bir bağ kurmuş durumda.”

Burada yaşanılan ufak aksaklığın tespit edilip bu maçta Djiku'nun tekrardan sol stopere geçmesi maç başında bana teknik heyetin saha içinden doğru geri bildirimleri aldığını gösteren bir ibareydi. Ancak bu noktada Alanyaspor devreye girdi. Fenerbahçe'nin Fred olmadığı maçlarda 2 tane ana oyun kurulum şablonunu iyi ezberleyen Akdeniz ekibi, Ferdi’yi ikili sıkıştırarak onun önde kaldığı bütün anlarda sabırla arkasına koşu denemeleri, bugüne kadar övdüğümüz bu ikilinin yaptığı hatayla beraber L. Augusto’nun golünün gelmesine neden oldu.

Alanyaspor'un oyun kurulumunda Fenerbahçe’ye yaptığı doğru baskılar, Krunic'in sorumluluk almayan temposuz haliyle birleştiğinde, ortaya üretemeyen, 2. topları alamayan bir iç saha oyunu çıkardı. Artık literatüre geçecek olan “Fred’in olmadığı Fenerbahçe” tanımı 24. dakikada yine gözümüzün içine sokulurcasına ortaya çıktı. İsmail Yüksek’in rahat pozisyonda, geçiş oyununda topu rakibe kaptırmasıyla geriye koşan Fenerbahçe'de maçın çevrilmesi yine bireysel oyuncu performansına kalmış gibi görünüyordu. Sahadaki huzursuzluk tribünlerdeki taraftarın kalbine düşmeye başladığı anlarda her şey Alanyaspor’un istediği gibi gitmeye başlamıştı. Alanyasporlu oyuncuların harika bir oyun sergilerken bir anda bundan vazgeçip iç saha takımından sarı kartlı oyuncuları attırmak ve süre geçirmek için ucuz numaralara girmesiyle dinginleşmiş kendi oyuncuları eleştirmek üzere olan Fenerbahçe tribünlerini tekrardan oyunun içine soktu. Aynı disiplinle kalamayan deplasman takımını kendi sahasına iterek, skoru 2-1’e taşıyan Dzeko ile kabus bitti gibi görünüyordu. Ancak 63. dakikada L. Augusto, Fenerbahçe’nin bu özensiz ezber oyununun bu akşam cezasız kalmayacağını bizlere hatırlatmış oldu.

Psikolojik üstünlük kimde!?

İşte tam bu noktada, saha içinde ve dışında mücadele ederken gerginleşen oyuncu ve taraftarı yönetmesi gereken Fenerbahçe teknik direktörü İsmail Kartal, belki de herkesten daha stresliydi.

-Enerjinin, temponun en gerekli olduğu anda Krunic yerine İsmail’i çıkarması…

-Tecrübenin gerektiği, ceza sahası yüksek top oyununun başladığı son 15 dakikada gol kralı ve saha içi liderini oyundan alırken, şimdiye kadar hiç şans vermediği Ryan Kent'e şampiyonluk sorumluluğu verilmesi…

İşte bu büyük hatalar zinciri ile maçı bitiren düdüğü hakem yerine Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal çaldı.

İşin en can alıcı noktası ise şampiyonluğun ayrıntılarda ve pamuk ipliğinde geçtiği bu sezonda, iç sahada Samsunspor, Galatasaray, Trabzonspor ve Alanyaspor'a 9 puan kaybetmiş olma gerçeğiydi. Saha dışında haklı olduğu birçok alanda kendini savunmaya çalışan Fenerbahçe yönetimi ve taraftarı, böylesine basit hataları yapıp evinde 9 puan kaybederek, rakip takımın değimiyle masada elindeki tek kozu ve en güçlüsünü kaybetti. Şimdiye kadar yapılan provakasyonlara karşı oyuncusuna ve teknik ekibine güvenerek sağlam durmaya çalışan Fenerbahçe camiası, yılların yarattığı kronik kırılganlığa ve manipülasyona açık duruma geldi. Bu durumu yönetecek saha içi liderine sahip olmasına rağmen, saha dışında durumun pek iç açıcı olduğunu söylemek zor olsa gerek…