UEFA Avrupa Konferans Ligi H grubunu lider bitirip direkt son 16 turuna kalan Fenerbahçe, bu turun ilk maçında Belçika'da Union Saint Gilloise ile kozlarını paylaştı. Temsilcimiz maçı 3-0 kazandı ve çeyrek final kapısını ardına kadar açtı.

Gurur veren galibiyetler!

Fenerbahçe Avrupa’da ülkemizi tek temsil eden takım olarak gece yarısına kadar milyonlarca futbolseveri ekran karşısına geçirerek uykusuz bıraksa da bütün bunlara değecek bir mücadeleyle kusursuz bir oyun izletti. Avrupa kupalarının bu seneki en flaş takımlarından biri olan Belçika ekibinin içlerinde Liverpool galibiyetininde bulunduğu 24 maçlık yenilmezlik serisine noktayı koyarak, SADECE FUTBOLU konuşacağımız harika bir galibiyet hediye etti. Fenerbahçeli sporseverlerin bu coşkusu bitmeden Fenerbahçe BEKO, Real Madrid’i deplasmanda yenerek dünyada çok az taraftara nasip olacak haklı gururu bizlere yaşattı. Aynı gece içerisinde 2 ana branşta, liyakatlı ve adil bir ortamda, sporun sadece yarışma tarafında varolarak Türk bayrağını öyle güzel temsil etti ki Fenerbahçeli olmanın anlamını bir kez daha hatırlattı. Fenerbahçe, hem kadın hem erkeklerde tam olarak 9 branşta yarışıp, sayısız kupanın yanında binlerce sporcu yetiştirerek dünyanın en büyük spor kulübü olarak bizlere ve özellikle Türk gencine pusula olmaya devam edecektir.

Dişe diş, tempoya tempo…

Kuralar çekilirken isim olarak olmasa da form durumu olarak en çekindiğim takım Union Saint Gilloise'ydi. Bir proje takımı olarak kurulan Belçika ekibi, sahip olduğu genç potansiyelli oyuncuları, disiplinden kopmayan Alman antrenörleri ve geçiş oyunundaki kurduğu ezber şablonlarla temsilcilerimize ters gelen bir yapı içerisine kazanma alışkanlığı da ekleyerek dolu dizgin son 16’da karşımıza çıktılar. 3-4-1-2 ile sahaya yayılan bu genç takım gerideki 3 stoperinden başlayarak yüksek enerjisini, Puertas gibi gelecekte ismini çok duyacağımız harika bir liderle birleştirerek temposunun yanına akıl koyabilen bir yapıya sahip. Kendi liginde 8 puan farkla şampiyonluk yolunda rahatlayan Union SG bütün konsantrasyonunu bizim aksimize Konferans Ligi'ne aktarma avantajı olduğunu da söylemek gerekiyor.

Topu ayağında evelemeden, kaleye direkt giden bu ekip karşısında orta sahada Fred ve İsmail’in oyun aklı Puertas topu aldığında ona yakın durmaları, tempoya daha büyük bir enerjiyle cevap veren Oosterwolde ve Osayi beklerinin kullanımı gördüğümüzde İsmail Kartal'ın maça harika hazırlandığını söylemek gerekiyor. Özellike ilk 25 dakika suni bir baskıya uğrayacağımız çok iyi analiz edilerek, Çağlar önderliğindeki savunma, inanılmaz Fenerbahçe deplasman tribünüyle birleşince, rakibin en etkili kozunu söndürmüş olduk. Ayrıca rakibin en etkili silahı olan duran topu düzgün yerleşimle savunmakla kalmadık, onları onların silahıyla vurduk. Baskıdan çıktığımız anda Belçikalı golcümüz Michy Batshuayi perdeyi açtı. Çağlar’ın sakatlanması ne kadar kötü olsa da Oosterwolde'nin stopere geçip, Ferdi'nin sol bekte oyun kurucu olarak orta sahaya eklenmesi özellikle öne geçtikten sonra Fenerbahçe için işlerin mükemmele dönmesini sağladı. Union SG ne kadar iyi bir takım olsa da özünde deplasmanlarda çok daha tehlikeli bir takım. Bu nedenle turu Kadıköy’e riskli skorla taşımamak, işi Belçika’da büyük ölçüde bitirmek, kazancın ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Önümüzdeki süreç için bizi nelerin beklediğini bilemesek de sahada Fred ve İsmail tandemi sağlam olduğu sürece Fenerbahçeli'nin hayal kurması için önünde hiçbir engel bulunmuyor. Yüzlerimiz bu güzel ve adil oyunda gülümserken, gözümüzü haftasonu lig maçına çevirdiğimizde, standartların yerlerde olduğu hakem yönetimlerini, futbolu tahakküm altına alan kirli ilişkileri, akılları ve kalpleri çelişen profesyonelleri görünce maalesef gönüllerimiz kararıyor.