Fenerbahçe; Trendyol Süper Lig'in 22. haftasında deplasmanda RAMS Başakşehir'i 1-0 yendi.

Samsunspor maçı sonrası Galatasaray'ın farklı Trabzonspor galibiyetiyle beraber Başakşehir maçı Fenerbahçe için bir anda kırılma maçı haline geldi. Buradaki stresin nedeni Fenebahçe'nin kendi sorumluluklarını yerine getirmesinden çok kendinden çok daha az efor ve daha az başarılı bir oyunla rakibinin rekor denebilecek puanı toplamış olmasıydı. 5 senenin vermiş olduğu kötü tecrübeleri avantaja dönüştüren Ali Koç ve yönetimi saha içinde olabilecek sıkıntılara bu sene olabildiğince önlem alarak sezona başladı. Hatta devre arasında bile stoper ve orta saha takviyesi A kalite oyuncular kazandırılarak yapıldı. Bunun neticesinde gol rekorları kıran 57 puan gibi çok absürt bir maç başı ortalaması tutturması şampiyonluk için daha ne yapılmalı sorusunu sormamıza yeten bir durum olsa da aldığı oyunculardan verim konusunda sıkıntı yaşayan, oyun gücü Avrupa’da ve yerel ligde farklılık yaşayan, ödeme krizleri ile alakalı spekülasyonlar ve ayrılan oyuncuların olduğu Galatasaray aynı puanı toplayarak, 10 senedir şampiyon olamayan rakibini yine ve yeniden stresli bir ortamda maçlarını oynama durumuna itti. Saha dışındaki algı çalışmalarındaki büyük üstünlüğünün bu ortamın oluşmasında katkı sağladığı ise aşikar…

Fenerbahçenin son lig maçlarındaki sıkıntı oyun mu yoksa beceriksizlik mi?

Gaziantep FK, Samsunspor ve Başakşehir maç sonuçları futbol gerçekleri ile açıklanamaz istatistikleri gün yüzüne çıkardığını düşünüyorum. Samsunspor maçında 2.76 gol beklentisiyle oynayıp hakemin yanlış faulü sonrası gol yiyerek puan kaybeden Fenerbahçe daha yarası dağlanmadan Başakşehir maçında rakip ceza sahasında 70 kez topla buluşarak bu alanda rekor kırdı. Bunun neticesinde 3.15 gol beklentisi üretti. Ancak maçı bir penaltı golüyle 90. dakikada kazanabildi. Burada oyunu eleştirmenin yanlış olacağını anlamak zor değil. Hücum oyuncularının kalitesini Türkiye ligi standartlarında eleştirmek de bence çok absürt bir hata olur. Skor üreten oyuncu çeşitliliği konusunda da sıkıntı yaşamayan Fenerbahçe takımında sorun nedir?

Bu kadar yüksek oyun kalitesinde düşük skorun tek nedeni stres ve panikti. Bunun önlemi yüksek CV’li oyuncu eklemesi ile alınmıştı aslında… Tadic, Dzeko, Fred, Syzmanski, Cengiz, Bonucci vs gibi isimler bu anlarda nabzını iyi ayarlayan ve zor zamanda kararlı kalabilecek seviyede karaktere sahipler. Hem saha içinde hem soyunma odasında kontrolün kaybedildiği anlarda reaksiyon vererek konsantrasyonu sağlayabilirler. Bunun tekrardan takım içinde irdelenmesi, İsmail Kartal'ın bu durumu fark edip önlem alması, kaptanları aracılığıyla farkındalık yaratması çok değerli olduğunu düşünüyorum. İsmail Kartal'ı ne kadar eleştirsek de hatalarından ders alabilen kendine iğneyi batırabilen tevazuda bir karaktere sahip olduğunu biliyoruz. Örneğin; Samsunspor maçında paniği yaratanın antrenör ekibinin bizzat kendisi olduğunu söylemek zor değil. Maçın bitimine 25 dakika varken bütün hücum oyuncularını, skor yükünü taşıyan ana kolonları sahadan çekerek kulübedeki bireysel streslerini sahaya enjekte etmişlerdi. Nitekim sahada kaos futbolu baş göstermişti. Başakşehir maçındaysa doğru değişikliklerle Fenerbahçe takımı bir an bile bilinçsiz hücum etmedi. Son dakikaya kadar oyunu örmeyi amaçladı. Bu noktada hatasından ders aldığını görmemiz gerekiyor. Buna ek olarak bir uyarıda bulunmak istiyorum;

Fenerbahçe yönetimi, taraftarı rehavete kapılacak konsantrasyonunu azaltacak pozisyonda değil. Özellikle Anadolu takımlarını yenerken ortaya konulan azim, sahadaki yetenekten çok daha önemli olduğunu unutmadan devam etmek gerekiyor. Azmi, yeteneği ve sağduyuyu aynı anda sahaya koyması gerekiyor. Taraftarın da özellikle iç saha maçlarında puan olarak önde olsak bile bir saniye bile rehavete kapılarak oturmaması gerekiyor. Bunun hepsini sahaya koyan, bir an olsun tereddüt etmeden, ileri oynayan ve rehavete kapılmayan en önemli oyuncu Ferdi Kadıoğlu'nu da bu konuda örnek almalıyız. İşte buradan kritik bir noktaya ulaşıyoruz. Takıma transferle yüksek kalite ve karakter ekleseniz de takım bilinci için kulüp hafızasının oluşması için tek sezon yeterli değildir. Ferdi Erenay Kadıoğlu bu takımın son 5 sezondaki bütün hayal kırıklıklarında, kaybedişlerinde bu forma altında büyük tecrübelerle yoğruldu ve bugün vazgeçmeyen ve geri adım atmayan adama dönüştü. Ferdi bu kulübün ve taraftarın hafızasına sahip, sahada bu bilinçle varolan tek Fenerbahçe oyuncusu… Bu nedenle daha fazla sorumlulukla ödüllendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hatta penaltıları da onun kullanması gerektiğini de eklemeliyim.

Nitekim Fenerbahçe 3 haftadır müsabakalarını oyun gücünün aksine kan, ter ve gözyaşı dökerek geçiriyor. Buradan çıkarılacak tek sonuç Fenerbahçe camiası taraftarından, yönetimine, oyuncusundan, sosyal medya gücüne kadar birlik olmak zorunda… Yaptığı en ufak hatada onu cezalandırmayı bekleyen bir yapının, pireyi deve yapacağını unutmaması gerekiyor. Sevgili Fenerbahçe efsanesi Selçuk Yula'nın dediği gibi: “Ben Galatasaraylıyım. ben Beşiktaşlıyım. ben Trabzonluyum diye birşey yoktur. Bırakın bu takım hikayesini.”

“YA FENERBAHÇELİSİNDİR YA FENERBAHÇE DÜŞMANI”