Beşiktaş, Başakşehir ve İstanbulspor Maçlarında hesapta olmayan 5 puan kaybetti. Futbolunda ve temposunda düşüş var. Başakşehir çok dinamik, iyi savunma yapan bir takım. Hakemler de seviyor! O maçta temponun düşmeye başlaması, sonrasında İstanbulspor maçında devam etmesi camiadaki tüm düzelen moralleri altüst etti. Aslında bu düşüş trendinin başlangıcını Ankaragücü deplasmanı olarak da söyleyebiliriz. Oradaki durumu zemine ve hakemin sürekli oyunu durdurmasına bağlamıştık ama görünen o ki öyle değilmiş gibi. ''''''''' Peki bunun sebebi ne? Öncelikle kaleci performansı! Bunu saçma bulanlar olacaktır, "Tempoyla kalecinin ne alakası var diyenler" mutlaka vardır. Ancak durum öyle değil. Arkası sağlam olmayan takımlar hücuma çıkarken pek cesur olmazlar. Çünkü kaptırılan her top, kaleye gelen her şut onlar için endişe kaynağıdır. Orta saha oyuncularında bu kaygı daha çok görülür. İleri giderken hep bir adım eksik atarlar. Bu da takımın hücum temposunu düşürür. Skor koruma güdüsüyle hareket edilir. “Bu kötü kaleci performansının sorumlusu kim?”

' ' ' ' ' Ersin ve Emre Bilgin yetenek olarak üst düzey 2 kaleci. Ersin milli takım havuzunun en önemli isimlerinden biri, Emre’nin de nasıl bir kaleci olduğunu özellikle hazırlık maçlarında gördük. Aynı anda iki kaleci de formsuzsa benim hesap soracağım ilk kişi kaleci antrenörüdür. Şu akla gelebilir; “Ersin takımın temposunun yüksek olduğu maçlarda kaledeydi, şimdi ne oldu?” Bu da haklı bir soru. Zira düşüşün Ankaragücü Maçında başladığını kabul edersek, o maçta Emre ilk defa kaleye geçmişti, bu noktada yanlış kaleci tercihi de kenar yönetimini sorumlu hale getirir. Eğer dolaşan dedikodulara göre teknik heyetin kaleci kararı, Ersin’in önüne konan kontratı imzalamadığı için değişmişse yönetim de aynı sorumluluk altına girer.

''''''''' Düşüşün diğer sebebi; Beşiktaş’ın temposunu bu kadar üst seviyeye çıkarmasındaki en önemli oyuncu Nkoudou’nun düşen formu. Sezonun ilk maçından itibaren oynadığı dakikalarda müthiş işler yapan bu sevimli futbolcumuzun futbolunun sevimsiz hale gelmesi takımı yavaşlatıyor. Biraz dinlendirilmesinin, oyuna sonradan girmesinin onu kendine getireceği kanaatindeyim. Gedson’un ne yaptığını bilmemesi, kontrolsüz biçimde sürekli alanını kaybetmesi, topla fazla iş yapamaması açıkçası sezon başından beri beni hayal kırıklığına uğratıyor. Daha fazla topla oynaması, sorumluluk alması lazım. Josef de çok etkisizdi. Topu az kullanan 2 adam orta sahada olunca bütün yük Salih ve Nkoudou’ya kalıyor. Nkoudou zaten ortada yok, Salih de sürekli baskı altında kalınca oyunumuz hücum bölgesinde kısırlaştı. İstanbulspor maçında Masuaku diye bir adam ortaya çıkıp dengeleri bozunca ilk yarıyı önde bitirdik. Bu işi en az onun kadar iyi yapabilecek Rosier’i de maalesef sahada göremedik. Eğer bu durum böyle devam ederse, sezon başındaki Nkoudou/Rosier performansını göremezsek bu Josef/Gedson ikilisi bizi batırır. Tabi bir de Ghezzal konusu var. Orta saha oyun kuramayınca ileride Muleka da bir işe yaramıyor ve takımı eksik oynatıyor. Haliyle Ghezzal ihtiyacı ortaya çıkıyor. Ghezzalsız buraya kadar iyi geldik ancak daha fazla ilerleyemeyiz. Sakatlığının bu kadar uzun sürmesi de ayrıca tartışılması gereken bir konu. İlk önce “sakat” diyorlardı, sonra “hasta” oldu, şimdi “sakat ve geç iyileşiyor” diyorlar. Ben bir taraftar olarak doğru bilgilendirilmek istiyorum. Yönetim Ghezzal konusundaki bilgi kirliliğine açıklık getirmeli ve sorumlulardan hesap sormalı. V.Ismael’in takımı iyi çalıştırdığını biliyoruz. Takım ritmini bulduğunda tempoyu nerelere çıkardığını gördük. Ancak takımdaki bazı oyuncular isteksizlik görüntüsü vermeye başladı. Acaba sorun sürantrene olmaları mı? Eğer öyleyse durum kötü. Ismael bu probleme acil ve kalıcı çözüm getirmeli. Liderlerin en önemli özelliği sorun giderici olmalarıdır. Bu takım, lideri tarafından 2-3 hafta önceki haline döndürülmeli. Beşiktaş camiasının ne kadar kırılgan bir yapıya büründüğünü haftalardır yazıyorum. Son günlerde de kaybedilen 5 puan sebebiyle bu durum doğal olarak ayyuka çıktı. Ciddi bir güven sorunu var. Yönetim de üzerine düşeni yapmalı. Takım ve camiada Ismael’e karşı duyulan güvendeki erozyonu tamir etmeli. Bu noktada Ahmet Nur Çebi’nin “Valerien Ismael’le en az sezon sonuna kadar devam edeceğiz” açıklamasının doğru bir hamle olduğunu düşünüyorum. Buna ilave olarak takımın ve taraftarın endişesine etki edecek açıklamalar yapılmalı, oyuncular rehabilite edilmeli. Fenerbahçe derbisinde Beşiktaş bir nevi ölüm-kalım maçına çıkacak. Sarı kanaryalar son dönemde yükselen formu, biraz da medya etkisiyle tedirgin edici bir rakip haline geldi. V. Ismael tüm olumsuzluklara rağmen dersine çok iyi çalışmalı. Camianın kırılganlığı, oyuncuların isteksizlikleri, temponun düşüyor olması kabul etmek gerekir ki moral bozuyor. Ancak Dele Alli’nin, belki de Ghezzal’ın dönecek olması, milli aranın doğru değerlendirilmesinin takıma olumlu yansımaları olacaktır. V. Ismael de eğer büyük bir kariyer istiyorsa bu onun sınav maçı olacak. Bir dönüm noktasındayız, eğer Ismael sınavı geçerse at tekrar şaha kalkar. Kaybedilen 5 puana da “İstanbul Kazaları” der geçeriz. İyi Haftalar…