Ve nihayet 2023-24 Sezonu başladı. Her ne kadar futbolun bir ligi olsa da taraftar açısından bir de yaz ligi var. Yani Transfer Dönemi. Son yıllarda bu transfer liginde diğer iki rakibinden geri kalmayan Beşiktaş, bu yıl çok gerilerde duruyor. Şimdi birileri “En iyi takımı kuran şampiyonluğu alır” diyecektir(ki çoğunlukla doğrudur aslında)Türkiye’de bu düşünceyi yıkan tek camia hep Beşiktaş olmuştur. Bakın geçmişe Beşiktaş’ın şampiyon olduğu yıllarda “Transfer Ligi”nde hep gerilerde kalmıştır Beşiktaş.

Transfer Sezonu başlarken işi en kolay görünen takım Beşiktaş’tı. Zira çok iyi bir oyun ve o oyuna uyan çok iyi bir 11 oluşturmuştu ve hemen hepsi takımda duruyordu. Beşiktaş’ın tek eksiği kulübeydi. Oraya takviye yapılması yeter gibi görünüyordu. Sonra Redmond ve Saiss gitti, “İyi Yedek” Tayfur Bingöl takımdan ayrıldı. Bu arada Fenerbahçe ve Galatasaray oyuncu kalitesini öyle seviyelere taşıdı ki, Beşiktaş’ın oyuncu grubu bu takımlarla baş edemeyecek algısı oluştu. Üstelik peş peşe gelen transfer çalımları da taraftarı büsbütün demoralize etti. Sosyal medyada biraz aşırıya kaçan ama pek de haksız olmayan taraftar baskısı Beşiktaş yönetimine hatalar yaptırdı, daha da yaptırabilir. Ben Yönetimin biraz geç kalmış gibi görünse de(Bu kadar baskıya rağmen) transfer işini makul seviyelerde sonuçlandıracağını düşünüyorum. 

Gelelim Beşiktaş’ın Karagümrük deplasmanındaki maçına. Öncelikle sezonun ilk maçları her zaman zor olur. Ancak Karagümrük bu ligin kâğıt üzerinde en zayıf ekiplerinden biri. Geçen yılki takımdan en önemli oyuncularını ve hocasını kaybetmiş, son derece tecrübesiz(ama yetenekli) bir hoca ile yola devam kararı almış. Aldığı ucuz yabancı topçular da bana seneye 1.Lig’e hazırlık yaptığı izlenimini verdi. Salih, Feghouli ve Ljajic haricindeki oyuncuları tanımıyoruz. Üstelik orijini santrafor olan kimse de yok takımda. Yılların savunmacısı Salih Dursun santrafor oynadı!!!

Böyle bir rakip karşısında kibirli bir Beşiktaş çıktı sahaya. Rakibini küçümsemiş, mental olarak eksik hazırlanmış takım “Büyük Takım” da olsa futbol denen büyülü oyunda puan kaybeder. Beşiktaş ilk yarı boyunca son derece yavaş oynadı. Bu kadar yavaş oynarsan kapanan takımlara karşı sonuç alman çok güçleşir. İlk 10 dk. Gedson'un elini kolunu sallaya sallaya getirip Muleka'nın etkisiz son vuruşu ile eriyen bir atak olsa da çok yavaş oynadı Beşiktaş. Bu oyunu 40 dk. oynadı üstelik. İlk yarının sonunda özellikle sağ kanattan yapılan 2-3 işi saymazsak çok sıkıcı bir ilkyarı izlemiş olduk. Ben bunu Salih ve Amir ikilisinin rölantide oynamasına ve Aboubakar’ın isteksiz görünümüne bağlıyorum. Aboubakar’da birkaç maçtır gözlemlediğim bir hırs düşüşü vardı. Maçın ilkyarısında yaptığı enfes vücut çalımına rağmen devam ediyordu. İlkyarı için söylenecek güzel şey Gedson, Masuaku ve Muleka’nın çabalamalarıydı.

Devre arasında kulağı hocası tarafından çekilmiş Beşiktaş Takımı kendine geldi. Gedson’u ileri atıp Salih’in de toparlamasından sonra oyun olması gerektiği gibi oldu. İlk yarıda sadece savunma yapan Rosier’in sık sık hücumlara katılması Onur’un da etkinliğini arttırdı. Biraz önce eleştirdiğim Aboubakar normale döndü. İkinci yarının başında penaltı yaptırdı, kaçırması şansızlıktı ama sonrasında hırslanan istekli bir Aboubakar gördük. Bunun ilerideki maçlar için olumlu bir sonuç doğuracağını düşünüyorum. Aboubakar iyi olunca çok şey iyi oluyor Beşiktaş’ta. Şenol Hocanın maçın bitiminde ilk önce Aboubakar’a sarılmasına ben bir anlam yüklüyorum.

Karagümrük’ün sol bek bölgesinin çok açık verdiği ilk yarıda net görülüyordu. Şenol Hocanın da bunu kaçıracağını sanmıyordum ama her nedense hep sağ tarafa yüklendik. Eminim hocanın kendince bir açıklaması vardır. Rebic oyuna girdikten sonra başlangıçta pek bir verim alamadık. Fakat çok enteresan bir futbolcu, o komik geri pasından sonra kendine geldi ve bu yıl neler yapabileceğinin ipuçlarını bize verdi. Kesinlikle öngörülemez bir oyuncu, ayrıca sürati de var. Geçiş oyunlarında da, kapalı savunmalara karşı da verimli olacaktır diye düşünüyorum. İyi bir transfer yaptı Beşiktaş.

Gedson’a ayrı paragraf açmak lazım. Oyunun bütününde çok iyi performans sergiledi. Attığı golü de sonuna kadar hak etti. İki yönlü oynuyor, acayip oynuyor, mest ediyor. Taraftar da onu haliyle çok seviyor ve destekliyor. Beşiktaş’ın diğer takımlara göre artısı temposu ve “fizik gücü”. Bunun zirve noktası da Gedson Fernandes. Ancak, iyi oyuncu demek sürekli dribling yapan futbolcu değildir. Gedsonun 3-4 kez topla oynama sevdası yüzünden atağımız kesildi. Taraftarın gazlamasıyla oyun disiplininden kopmamalı. Beşiktaş taraftarı aşırı sevmesi ile sayısız yetenekler harcadı. Beşiktaş tarihine bakan görecektir, ki bunlardan birisi de şimdi kulübede yardımcı hocalık yapıyor. Gedson’un dikkat etmesi gereken tek konu bu. Yoksa bu hali ile bile ligin açık ara en değerli oyuncusu.

Masuaku ile Onur(ikinci yarıdaki tabi ki) da alkışlanması gereken oyuncular özellikle Masuaku Adriano’dan sonra beni heyecanlandıran tek sol bek. Beşiktaş savunmasının oyun kuruculuğunu yapıyor, kanadını çok iyi savunuyor, üzerine de hücuma sayısız katkı veriyor. Daha ne olsun? Pazartesi günü de muhteşem oynadı. Rebic ile uyumu da oldukça dikkat çekiciydi.

Birkaç kelime de Semih Kılıçsoy’a değinmek istiyorum. Santraforlar için büyük takımlarda altyapıdan çıkıp kalıcı olmak neredeyse imkânsız. Büyükler oraya hep spektaküler transferler yapıyorlar. Semih fiziki kuvveti sayesinde takımda şans bulmaya başladı. Kalıcı olabilmesi için bol gol atması gerekiyor. Bunun bilincinde olduğunu da görüyoruz. O yüzden sürekli deniyor. Gol attıkça açılacak, açıldıkça da kalıcı olacaktır. Ben kendi adıma bu çocuktan çok ümitliyim. Eminim birçok Beşiktaşlı da benim gibi düşünüyordur.

Sezonun ilk maçını tıpkı geçen yıl olduğu gibi son dakikalarda gelen golle kayıpsız atlattı Beşiktaş. 2. yarıdaki oyunu da sezon için ümit vericiydi. Ancak takımda Saiss’in yeri henüz boş. Oranın çok faydalı bir oyuncu ile dolması gerekiyor. Taraftar ‘Talisca’ istese de bence konsantrasyon sağ stoper üzerinde yoğunlaşmalı. Öncelik oraya verilmeli. Ayrıca bu yıl muhtemelen 55-60 civarı maç oynanacak ve kadro derinliği açısından eksiklerimiz var. En büyük hazinemizin Şenol Güneş olduğunu düşünüyorum. Onun taraftara verdiği güveni şu an için dünyada verecek teknik direktör yok. Yönetim de bunu doğru algılamalı ve hocaya istediği kadro derinliğini sağlamalı.

Sağlıcakla kalın…