Ramazan’da ve üstelik erken saatlerde oynanan bir maçtan seyir zevki olarak beklentiniz ne olabilir?

Topun sahada hızlı akmadığı, iki takımın da maça ritim katmadığı ve pozisyon üretimlerinin genel anlamda kısır olduğu bir maç tasarlamış oluruz kafamızın içinde. Yani beklentimiz bu yönde olur. Lakin ekranların başına geçip maçı izlemeye başladığımız vakit, sahada oynanan oyun bizim beklentilerimizi fazlasıyla çürüttü. Tekdüze olmayan, ikinci bölgelerin hızlı geçildiği -ki aslında bu iki takımın da merkez kurgusunun işleyememiş, aktif olamamış anlamına gelir- dolayısıyla pozisyon üretimlerinin de bol olduğu, heyecanın doruklara yükseldiği bir maçı geride bıraktık.

STANDARTLAR VE TERCİHLER ZİNCİRİ

Okan Buruk’un Galatasaray’ı son düzlüğe avantajlı şekilde girerken standart kadroyu bozmayarak ilk 11 tahtasını doldurmuş. Berkan Kutlu’nun stoperde tercih edilmesi hem Abdülkerim’in hem de Davinson’un sakat olmasından kaynaklanıyor. Berkan Kutlu elinden geleni yapmak istese de iyi bir maç çıkarmadı. Takımın genel olarak parselleme işleminde epey bir sönük kalması ve Kasımpaşa’nın zaman zaman ortaya koyduğu iştahlı oyun, Berkan Kutlu’nun yapacağı ‘’salt’’ görevi de zora soktu. Orijini olmadığı bir mevkide oynamak yetmiyormuş gibi maçın seyri de onun aleyhine işledi. Galatasaray özellikle ikinci devrede kimliğinden tamamen uzak bir şekilde oynayarak fazla pozisyon vermeye başladı. Birinci ve ikinci bölgede yapılan basit hatalar sarı kırmızılı ekibi ‘’kimliksiz’’ hale getiriyordu.

Galatasaray oyunun ön tarafında ise çoğunlukla ilk yarı olmak üzere maç genelinde Barış Alper Yılmaz koridorunu etkin kullanmak istedi (Ziyech girdikten sonra bu görevi Ziyech üstlendi)  Özellikle Torreira – Mertens – Barış üçgeni veya Kaan – Mertens – Barış üçgeni oluşturarak Kasımpaşa’nın sol kenarını işlemek istedi Galatasaray. Ki buradan önemli sayılabilecek pozisyonlar çıkarmayı başardılar fakat skoru almayı başaramadılar.

Kerem Aktürkoğlu’nu tanımlarsam: ‘Galatasaray’ın kurgusunda bulunan zincirlere esneklik sağlayan ve çeşitlilik oluşturan oyuncu’ benzerinde bir cümle ile tanımlarım. Kerem’in maçın içine dahil olamayışı bağlantılı olarak Galatasaray’ın hücum repertuarındaki opsiyonlarının eksilmesine sebebiyet veriyor. Bu bağlamda, sadece Barış Alper üzerinden bir hücum organizasyonu kurgulamak zorunda kaldı Galatasaray. Barış Alper ile Kerem Aktürkoğlu’nun maç içinde değişimli oynamasını isteyebileceğini düşündüm Okan Buruk’un ancak öyle bir istekte bulunmadı. İkinci 45 başlangıcında Kerem/Zaha veya Kerem/Ziyech (Barış’ın sol çizgide, Ziyech’in sağ çizgiye geçtiği denklem) değişikliği de bekledim ancak kenardan Kerem/Zaha hamlesi dakika 62’de geldi.

Standartların ve tercihlerin zincir haline geldiği denklemler göze çarptı…

ŞİİR GOL VE ÖZLENEN GOL

Sürekli yazılarımda 37’lik işleyen çark olarak tanımladığım ve ayrı bir paragraf açtığım Mertens, geçen sezon verdiği skor katkısının üstüne çoktan çıktı bile. Geçen sezon ligde 6 gol 3 asistlik skor katkısı ile toplam 9 gole katkı sağlarken, bu sezon 4 gol 10 Asist ile 14 gole katkı sağladı. Ki bunların yanında Avrupa Ligi’nde 1 golü, Şampiyonlar Ligi elemelerinde ise 2 golü daha bulunuyor. Bugün ceza sahası dışından attığı tabiri caizse şiir gibi olan gol ile sükseli performansı devam ettirdi. Ek olarak, gol dışında da bahsini geçirdiğim üçgenlerde aktif rol aldığı her sekans tehlike oluşturdu.

İkinci devrenin erken dakikalarında serbest vuruştan Galatasaray camiasının özlediği türden bir gole imza attı İcardi. Adeta sırtında gözü varmışçasına golü attı. Sarı kafası ise bu golün sadece aracısı oldu…

AVRUPA HAYALİ VE ÇOMAK

Kasımpaşa hızlı çıkışlarla etkili olmanın yanı sıra zaman zaman yüksekte baskıya da çıktı. Bu baskı sonucunda gole fazlasıyla yaklaştıkları sekanslar yaşandı. Maçın büyük bölümünde kaptırılan toplar ve kısa düşen paslar sarı-kırmızılılar için ağır bir fatura çıkarmaya çok yakındı. Kasımpaşa soyunma odasına 1-1 gitti. Atılan bir gol; Kasımpaşa için Avrupa hayallerini körükleyen, umutları artıran goldü…

Umutlar ikinci devrenin başıyla tekrar rafa kaldırılacakken Aytaç Kara topa ‘’ben burdayım’’ diyerek eski takımını üzdü ve maça tekrar dengeyi getirdi. Maçın devamında defansif anlamdaki kimliğinden uzaklaşan Galatasaray’ı daha çok işlemeye çalışan Kasımpaşa güzel bir gol ile öne geçti.

Hemen ardından Galatasaray penaltı kazandı. Kasımpaşa ekibinin ve taraftarlarının kalbi, bu maçı kaldıramayacak türden şiddetli bir düzeye erişmişti. İcardi’nin kullandığı penaltıyı Gianniotis kurtardı. Harika bir galibiyete imza atmaya yakındı Kasımapaşa. Ancak skora dengeyi getiren ve sonrasında  penaltıyı kaçıran İcardi bu durumu kabullenmeyecek, Kasımpaşa’nın Avrupa hayaline tekrar çomak sokacaktı. Bu da yetmeyecek  formasına teri bile çıkmayan Vinicius, İcardi’nin direkten dönen şutunu tamamlayarak 3 puanı koparacaktı…

Galatasaray için gerilim filmlerini aratmayacak, hatta gerilim filmlerine referans olma niteliği bile taşıyacak bir sondu.