Dört büyük turnuva… Tenis tarihine yön veren efsaneler… Onlara adanmış kortlar...
AO Open (Avustralya Açık)
Avustralya Açık, Melbourne’de düzenlenir ve sezonun ilk grand slam heyecanını başlatır. Ana kortu Rod Laver Arena olarak bilinir. Kortun adı, kariyerinde iki kez grand slam şampiyonu olmuş Avustralyalı tenisçi Rod Laver’dan gelmektedir. Laver, tenis dünyası için ikon bir isimdir.
Roland Garros (Fransa Açık)
Fransa Açık, sezonun ikinci grand slam turnuvasıdır. Paris’teki toprak kortlarda oynanır ve turnuva adını Fransız havacı, 1. Dünya Savaşı kahramanı Roland Garros’tan alır.
Garros, 1. Dünya Savaşı döneminde Fransız bir havacı ve savaş kahramanıydı. Modern uçak makinelerini silahlandırma konusunda öncü çalışmalarıyla parladı. 1928’de Paris’te yeni bir toprak kort turnuvası düzenlenirken, bu etkinliğe Fransız ulusal gururunu yansıtacak bir isim verilmek istendi.
Yani Roland Garros adının tenisle bir bağı yok. Daha çok Fransız kültürü ve tarihine bir saygı duruşu diyebiliriz.
Ana kort ise tenis dünyasında ciddi etkisi olan Philippe Chatrier’in adını taşır. Chatrier, eski bir tenisçi, gazeteci ve yönetici olarak 1973–1993 yılları arasında Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF) başkanlığını yapmış ve tenis sporunun dünya çapında yaygınlaşmasına öncülük etmiştir. Ayrıca Olimpiyat Oyunları’nda tenis sporunun resmi branş olarak geri dönmesinde kritik rol oynamıştır. Bu mirası onurlandırmak için 2001 yılında Roland Garros’un ana kortuna Philippe Chatrier Kortu adı verilmiştir.
Wimbledon
Wimbledon, Londra’daki gerçekte var olan Wimbledon bölgesinde düzenlenir ve ana kortu Centre Court olarak anılır. Kort çevresindeki doğal tepe ve seyirci alanları ise ünlü tenisçi Tim Henman’ın adıyla anılan Henman Hill olarak bilinir. Bu alan, dev ekranlarla maçları izlemek için donatılmıştır.
US Open (Amerika Açık)
ABD Açık, yıla noktayı koyan 4. grand slam turnuvasıdır. New York’ta düzenlenir ve ana kortu Arthur Ashe'dir. Arthur Ashe, 1963’te ABD Davis Kupası takımına seçilen ilk siyahi erkek tenisçidir ve ABD Açık (1968), Avustralya Açık (1970) ve Wimbledon (1975)’da kazanarak tenis tarihine geçmiştir. Ashe, ırkçılığa karşı duruşu ve AIDS farkındalığı konusundaki çalışmalarıyla da iz bırakmıştır. Onu onurlandırmak için 1997’de ABD Açık’ın ana kortuna Arthur Ashe adı verilmiştir.
Her grand slam, tenis tarihinin ve figürlerinin sahnesidir. Kort isimleri iz bırakan sporcuların mirasını yaşatır. Böylece spor, tarihi bağlarıyla bir bütün haline gelir.