Karagümrük Maçını analiz etmek sadece bu maçın enstantaneleriyle olmaz. Geçen haftanın etkilerini nerdeyse maçın tamamında gördük. Öncelikle Beşiktaş’ın geçmiş yazılarımda da belirttiğim Süper Lig'in çok üstünde olan fizik gücüyle ve bu gücün getirdiği tempoyla ligi domine edeceğini Alanya maçında görmüştük. Bu maçta da arkasına aldığı taraftar desteğiyle birlikte oynadığı baskılı futbol bu fikri kamuoyunun kafasında netleştirdi. Daha 2-3 takviye ve sakat/cezalı 3-4 kişinin de takıma geleceğini (ki bunlardan biri Ghezzal) hesaba katmıyoruz. Bizde hakemle maç kazanmak beklentisi ve talebi olmaz, olamaz Geçen haftaki çok kötü hakem performansı ve sonucunda tüm Beşiktaş camiasında oluşan infial bu haftaki hakemin Beşiktaş lehine çok hata yapacağına dair medya/s.medyada oluşan kanaatin yanlış olduğu ortaya çıktı. Bundan belki de bir tek Beşiktaş taraftarı mutlu oldu, zira bizde hakemle maç kazanmak beklentisi ve talebi olmaz, olamaz. Arda Kardeşler çok başarılı bir maç yönetmedi, ancak ilk 60 dk oyundaki tempoya ayak uydurduğu ve art niyetli olmadığı söylenebilir. Hakem konusunu şöyle özetleyebiliriz; Geçen haftaki tepkilerden sonra hakem bu maça kendini iyi hazırlamak zorunda kalmış. Beşiktaş tarihi boyunca hakem hatalarından çok çekti. Bundan sonra da hakem performanslarından sıkça şikayet edeceğiz ama bu konu taraftarın, yönetimin derdi olmalı oyuncunun değil!! Oyuncu oyununa bakacak görevini yapacak, hakemin art niyetine ya da masum hatalarına takılmayacak. Kendi eksikliklerini hakemin arkasına gizlemeyecek. Geçmişte bunun çok sıkıntısını yaşadık. Çok vasat oyuncular Beşiktaş’ta yıllarca oynadı, hakem hataları ile boğuşmaktan farkına varamadık. Beşiktaş’ın en büyük sıkıntısı “Kırılgan” bir takım olması. Valerien Ismael de sanki biraz böyle. Wolverhampton ve Alanya maçlarında bunu yoğun olarak hissettik. Bir maçın 3-0’dan 3-3’e gelmesi ister istemez travma yaratır. Bu hafta da bunun etkilerini gördük. Yenilen gol sonrası geri çekilme, skoru koruma endişesi oluştu. Bu durum 60 dakikalık temponun soluklanma evresine denk gelince top uzun süre Karagümrük’te kaldı. 5-10 dakikalık bir rölantiye girmesi gereken maçın son 30 dakikası takımın travmatik endişesi yüzünden işkenceye dönüştü. Beşiktaş’ın bunu çözmesi gerekiyor. Rakip Karagümrük yerine hücum gücü yüksek bir takım olsaydı farklı bir sonuç çıkabilirdi. Başkan ve Yönetim Kurulu Ismael'in özgüvenini arttıracak tedbirler almalı Beşiktaş’ın yedek kulübesinin yetersiz olduğu söylemine katılmıyorum. Bir Emirhan Delibaş 60. dakikaya kadarki Nkoudou’dan geride belki ama son 30 dakikadaki çok yorulmuş Nkoudou’dan daha verimli olurdu. Cenk Tosun sahanın içindekilerin hemen hepsinden büyük bir futbolcu. Ismael’in endişeli tavrı, kırılgan hali onu oyuna müdahale etmede ikileme sokuyor, hatalar yaptırıyor. Başkan ve Yönetim Kurulu onun özgüvenini arttıracak tedbirler almalı. ''''''''' Gelelim taraftara; Stadyumu doldurmuşlar, maç içinde her zaman olduğu gibi çok aktiflerdi. Ama bu kırılganlık hastalığı onlara da sirayet etmiş görünüyor. Bu bana Samet Aybaba dönemini hatırlattı. O sezon çok iyi oynayan gencecik bir takım vardı. Fakat sürekli son dakikalarda gol yiyip puan kaybediyordu. Son 10 dakika hepimiz için kabus oluyordu. Hatta İnönü’de bir Gaziantep maçı vardı 80 dakika tek kale oynayıp 1 gol atan Beşiktaş Takımı son 10 dakikada ilk pozisyonunu vermişti. Yeni Açıkta herkes susmuş endişeli gözlerle maçı izliyordu. Birden bir taraftar “Canlanın arkadaşlar, burası Beşiktaş, alacağız maçı!” diye bağırmış, 30 saniye sonra Gaziantep’in beraberlik golü gelmişti. Bütün gözlerin o kişiye döndüğünü hiç unutamam!! Beşiktaş taraftarında aynı hal tekrardan oluşmaya başladı. Hocaya koro halinde “Değişiklik yapsana” ne demek? Taraftarın ne böyle bir görevi ne de böyle bir hakkı var. Bırakın herkes işini yapsın. Ben bunu “4’lü savunmaya biz geçirdik!” şımarıklığına bağlıyorum. Bu büyük bir tehlike taraftar için. Geçmiş yıllarda Mustafa Denizli Fenerbahçe Teknik Direktörü iken, bir maçta yedek kulübesinin arkasındaki güvenlikten sorumlu polis memurunun “Hocam Ali Güneş’i çıkar, Baliç’i Al!” diyerek hocanın işine müdahale etmeye çalıştığı ekranlara yansımıştı. İbretlik bir görüntü olarak hala çok insanın hafızasındadır. Pazar akşamı Beşiktaş tribünlerinin o polis memurundan pek farkı yoktu. Beşiktaş iyi yolda. Onca eksiğine rağmen takım PL seviyesinde tempolu futbol oynuyor ve sürekli oyunu gelişiyor. Önümüzdeki haftalarda çok daha güzel oyunlar izleyeceğiz. Daha Berkay Vardar’ın yükselişini,' Kartal Kayra’nın asistini, Ersin’in kendine gelişini konuşamadık. Bunlara Necip’i de eklersek Özkaynak’ın meyvelerini yemeye başladık. Yakında bu konuyu daha fazla konuşacağız İyi haftalar...