Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray, üst üste üç sezon şampiyon oldu. Ancak gelinen noktada bu tablo sıradan bir durum gibi yorumlanıyor. Ben de biraz kalem oynatmak istedim.

Galatasaray, önce Ziraat Türkiye Kupası’nı müzesine taşıdı, ardından Süper Lig'de 25. şampiyonluğunu ilan ederek beşinci yıldızı göğsüne takma hakkını elde etti.

Üç sezondur süregelen bu hikayede; yükselişler, düşüşler, duraklamalar, beklentiler, zaferler, kayıplar, çaresizlikler, jokerler ve lüksler bir araya geldi. Sonuç: 3 Süper Lig şampiyonluğu, 1 Türkiye Süper Kupası ve 1 Ziraat Türkiye Kupası.

Okan Buruk yönetimindeki Galatasaray, üst üste üç sezon şampiyon oldu. Ancak gelinen noktada bu tablo sıradan bir durum gibi yorumlanıyor. Ben de biraz kalem oynatmak istedim.

Gereklilik: Avrupa

Okan Buruk’un hakkının yeterince teslim edilmediğini düşünenlerdenim. Dahası, Türkiye’de teknik direktörlük mesleği genel olarak küçümseniyor, oyuna etkileri denklem dışı bırakılıyor. Hâlbuki futbol, 22 oyuncunun sahada top koşturduğu bir oyun olmanın çok ötesinde. Ana hedef gol atmaksa, bu hedefe nasıl ulaşılacağı da önemli.

Şoförün yoksa, direksiyona kim geçecek? Ya da ehliyeti olmayan biri Ferrari’ye binince nereye varacak?

"Osimhen’im olursa ben de şampiyon olurum." "Ver Bayern’i bana, ben de şampiyon olurum."

Ferrari’n olsun ama ehliyetin yok. Araç seni zafere mi taşıyacak, yoksa ilk virajda tepe taklak mı olacaksın? Yakın tarihten örnek: Mbappe, Messi, Neymar hücum hattına sahip olan PSG, devler arenasında istenilen patlamayı yapamadı.

Mertens’i yalnızca saha içindeki oyun zekasıyla değil, aynı zamanda saha dışındaki liderliğiyle de verimli şekilde kullanıldı. Barış Alper Yılmaz’ın fiziksel meziyetlerinin yanına oyun zekâsı ve doğru karar alma becerisi de eklenmeye çalışıldı. Kerem Aktürkoğlu, doğru şekilde Avrupa pazarına hazır hale getirildi. Abdülkerim Bardakçı ise savunmadaki liderliği ve büyük maç performansıyla “büyük takım stoperi” kimliğine evrildi. Yunus Akgün, sabır ve titizlikle işlenerek kazanılmaya çalışıldı. Kaan Ayhan, çok yönlülüğüyle birlikte belli bir performans standardına oturtularak takımın güvenilir parçalarından biri haline getirildi. Morata gibi yüksek profilli isimler ise egolarından arındırılarak hamle oyuncusu rolüne ikna edildi ve son haftalarda maksimum katkı alındı. Tüm bunların ötesinde, teknik yönetim, ters düştüğü oyunculardan cesurca vazgeçebilme iradesini gösterebildi. Tüm bunlar ve daha fazlası bir teknik ekip başarısıdır. Elbette madalyonun diğer tarafında negatif örnekleri de sayabiliriz ama artı kefesi eksi kefesine ağır basıyorsa çok da üstünde durmamak gerekir.

***

Galatasaray’ın Okan Buruk’la Avrupa’da "başarılı bir sınav verdiğini" söylemek aptallık olur. Zira bu, kolayca düşülebilecek bir yanılgıdır.

Galatasaray’ın Okan hocayla yoluna devam ettiği senaryoda, artık hayal değil hedef haline gelmesi gereken şey Avrupa’da başarıdır. Bu, Galatasaray’ın büyüklüğüyle örtüşen bir gereklilik. Bu hedef, tartışmaya kapalı olmalıdır.

Stratejiler ve eleştiriler

Peki Galatasaray ne yaptı? Bayern Münih’i, Manchester United’ı, Tottenham’ı zora soktu. Nasıl? Yüksekte oynanan baskılı oyun planıyla. Bu plan, geriden oyun kurarak oynamayı seven dev takımlara karşı işe yarar. Öyle de oldu.

Ancak Galatasaray’ın dağınık, etkisiz kaldığı maçlardaki rakiplerinin çoğunun geriden oyunu kurgulamak gibi bir dertleri yoktu. Onların A planı geriden oyun kurmak değil, senin planının defolarını bulup "anticilik" yapmaktı. Başarılı da oldular.

Okan Buruk, bu 2 farklı profildeki takımların ayrımını yapma konusunda sınıfta kaldı. Lafın kısası; Okan Buruk’a Avrupa arenasında özelinde yapılan eleştirilerin neredeyse tamamı yerinde ve isabetli.

Vitrin vakti

Avrupa liglerinde bir takımın çok dominant geçirdiği dönemler oldu ancak Türkiye’deki bir takımın 5-10 senelik periyotlarda üstünlük kurduğu dönem yok.

Bu lig kaotik ve dinamik bir lig. Şimdi dönüp sormalı: Bu kadar değişken dinamiklerin olduğu Türk futbolunda, üç yılda alınan beş kupa...

Gerçekten sıradan mı? Yoksa biz mi başarıyı normalleştirdik? Bir Ferrari’ye sahip olmak değil, o Ferrari’yi şampiyonluk pistlerinde nasıl sürdüğün önemlidir.

Okan Buruk’u biraz daha vitrine taşıyalım ve o aracı Avrupa asfaltında tozu dumana katarken görelim.