Fırat Günayer, Dev Derbi ile birlikte Adana Demirspor-Galatasaray maçını kaleme aldı!

Abone Ol
ÇÖZÜM BULAMAMA SENDROMU! Derbiyle ilgili en dikkat çekici durum 2 hocanın da kendi ideal oyunlarından ödün vermemesiydi. Ismael topu çok fazla çevirmeden, hızlıca Weghorst'la buluşturmanın derdindeydi. Fransız hocanın derbiye ilişkin yaptığı belki de tek değişiklik, rakibin sprinter oyuncu fazlalığını düşünüp, beklerine çok fazla çıkmayın direktifi vermeseydi. Bu yüzden de hücum özellikleriyle bilinen Masuaku ve Rosier belki de Beşiktaş kariyerlerinin en durağan maçlarından birini oynadılar. Jorge Jesus ise klasik ön alan baskısıyla, ofsayt taktiğini birleştirip, alan daraltma üzerine bir oyun kurgulamıştı. Maçın geneline baktığımızda Portekizli hocanın kazanan taraf olduğunu söyleyebiliriz. Beşiktaş ilk 45 dakikada rakip ceza sahasında sadece 2 kez topla buluşurken, ilk isabetli şutunu 90'ıncı dakikada buldu. Oyun gereği pas isabet sayısında Fenerbahçe'nin çok gerisinde kalan Beşiktaş, Weghorst'u hızlıca topla buluşturma noktasında bir türlü istediğini yapamadı. 13 top kaybıyla oynayan Dele Alli'nin bu negatif oyunda etkisi elbette fazlaydı. Beşiktaş'ın bu kadar etkisiz bir görüntü vermesine rağmen Fenerbahçe'nin oyunu alamamasının 2 önemli sebebi vardı. Sarı lacivertlilerin savunma ve orta sahası istenileni yaparken, hücumcuları bir türlü etkili olamadı. Bunda hem Siyah beyazlıların takım savunmasının hem de genç Tayyip Talha'nın payının büyük olduğunu da söyleyebiliriz. Neticesinde 40 bin taraftar önünde, ezeli rakibinin sahasında kaybetmemek Fenerbahçe açısından kötü bir sonuç değildi. Maç sonunda Ismael'le ilgili eleştirilerin bir kez daha yüksek sesle dile getirilmesi ise çok normaldi. Başakşehir ve İstanbulspor maçlarında rakibin aldığı önlemlere karşılık veremeyen Ismael bu sefer de kendi klasik oyununu sergileyen Fenerbahçe karşısında ekstra bir çözüm üretmekte zorlandı. İlk yarıda hiçbir şey üretemeyen takımını, hiçbir değişiklik yapmadan 2.yarıya sürmesi ise Ismael'in eksi hanesine yazıldı. GHEZZAL GERÇEĞİ! Rachid Ghezzal tezahüratı başladığında skorboard'da dakika 60'ı gösteriyordu. Taraftar bu isteğinde pek de haksız değildi çünkü Beşiktaş  o dakikaya kadar sahada futbol adına çok da bir şey üretememişti. Öyle ki, baskısıyla meşhur Vodafone Park tribünleri özellikle 2.yarıda sahadaki anlamsızlığı çözmeye çalışmaktan, destek veremez hale gelmişti. Ghezzal'ın oyuna girmesi Beşiktaş üzerinde neredeyse gol atmış etkisi yaptı. Tribün desteğe başladı, takım hareketlendi ve Beşiktaş oynamaya başladı. Hemen hemen aynı dakikalarda Fenerbahçe orta sahasının en dirençli ismi Crespo'nun oyundan alınması ise siyah beyazlıların ekmeğine yağ sürdü. Cezayirli yıldızın, topu ayağına aldıktan sadece 2 dakika sonra Beşiktaş'ın ilk tehlikeli atağında başrolde olması elbette tesadüf değildi. Ghezzal'la birlikte Rosier tekrardan sağdan bindirmeye, Weghorst ceza sahası içinde top almaya, Gedson ve Josef rakip sahanın önlerine doğru gelmeye başladı. Ghezzal, makinenin tam ortasında, diğer çarkları çeviren ana çark gibiydi ve onunla beraber takım da oynamaya başladı. DERBİNİN ARTILARI EKSİLERİ Beşiktaş adına eksiler: 70 dakika boyunca organize bir pozisyon üretememek, Jorge Jesus'un oyununu çözememek, geç oyuncu değişiklikleri. Beşiktaş adına artılar: Tayyip Talha'nın performansı, Fenerbahçe gibi ligin en golcü takımlarından birini kaleye yaklaştırmamak, Ghezzal'ın dönüşü. Fenerbahçe adına artılar: Vodafone Park'ta 40 bin kişi önünde ev sahibine göre daha derli toplu oynamak ve yenilmemek, ilk geldiğinde çok eleştirilen Gustavo'nun yükselen performansı. Fenerbahçe adına eksiler: Hücum oyuncularının etkisizliği, Jesus'un oyuncu değişiklikleri ve giren isimlerin katkı vermemesi. GALATASARAY'IN OYUNU GELİŞİYOR! Sarı kırmızılar ligin en zorlu deplasmanına beklenen değişikliklerle çıktı. Geçtiğimiz maçlarda ortaya çıkan görüntüyü iyi değerlendiren Okan Buruk, sol arkaya Dubois, orta sahaya ise Midtsjö'yü yerleştirmişti. Bir çok futbolsever Oliveira'nın hafta içinde dayısını kaybetmesi nedeniyle yedek kulübesinde oturduğunu düşünüyordu ama bence bu tamamen taktiksel bir hamleydi. Torreira-Midtsjö ikilisi hem bol pas yapan Demirspor orta sahasını durdurdu hem de Mertens'in neredeyse 2.forvet gibi ileride daha rahat oynamasını sağladı. İlk yarı sona erdiğinde Adana Demirspor, Galatasaray ceza sahasına sadece 7 kez girebilmiş ve güney ekibinin gol beklentisi 0,41'de kalmıştı. Sarı kırmızılar adına bir diğer olumlu görüntü ise, bu ikili sayesinde sadece Mertens'in değil, Sacha Boey ve Dubois'nın daha rahat hücuma çıkmasıydı. Tüm bu veriler ışığında çıkan kadronun da, sahadaki oyunun da Galatasaray açısından tatminkar olduğunu söyleyebiliriz. Kırmızı kart sonrası oyunun hakimiyetini tamamen alan sarı kırmızıların, yüksek pas kalitesine rağmen sonucu bulamaması ise Galatasaray adına en büyük eksiydi. Okan Buruk'un 10 kişi kalan Demirspor karşısında oyuncu değiştirmek için 15 dakika beklemesi ne kadar hatalıysa, Montella'nın aynı süreçte Gökhan İnler ve Akintola gibi iki ismi oyuna alması o kadar doğruydu. İtalyan hoca doğru savunmanın, kapanarak değil, ileride tehditkar olarak yapılacağını bir kez daha bizlere gösterdi. GALATASARAY'IN YALNIZ KALAN 9 NUMARALARI! Galatasaray'ın 9 numaralarının sezon başından beri topla buluşma sorunu var. Bu durum başlarda direkt forvetlere fatura edilmiş, Seferovic yetersiz, Gomis yaşlı şeklinde mazeretler üretilmişti. Icardi gibi bir dünya yıldızı da bir önceki maçta, topla az buluşunca, artık sorunun forvetlerde olmadığı görülmüştü. Belli ki Okan Buruk henüz bu duruma çare bulamadı. Demirspor maçında Gomis ilk 45 dakikada sadece 4 kez topla buluşabildi. Bu durumu elbette sadece Gomis'in hareketsizliğiyle yorumlamak yanlış olur. Galatasaray'ın 4'lü hücum hattı içerisinde bir plan doğrultusunda oynamaya çalışan tek bir isim var, o da Mertens. Sarı kırmızıların 2 kanat oyuncusu, Kerem ve Yunus tamamen spontane bir şekilde hücum ediyorlar. Topla ilişkileri iyi olan, adam geçme becerisi yüksek bu 2 hücumcunun topu takımın 9 numarasıyla buluşturmak gibi bir dertleri yok. Yunus bu konuda biraz daha gelişmeye açık bir performans gösterse de, Kerem Aktürkoğlu'nun oyunu tamamen anlık reaksiyon üzerine kurulu gibi gözüküyor. Rakipler de Mertens'i kapatmak için ekstra önlemler alınca, Galatasaray'ın rakip ceza sahasındaki hücum organizasyonu tamamen oyunun akışına göre şekilleniyor. Fırat Günayer